can sıkıntısından şikayet eden bir kadın varmış. bazı olaylar sonunda zalim bir adamın eline düşmüş. bu arada hamileymiş. iki çocuğu olmuş. doğar doğmaz çocuklarından ayırmışlar. bir zindana kapatılmış. o zalim adamın karısı olan zalim bir kadın her gün zindana inip kadına çocuklarının başına gelenlere dair yalan yanlış şeyler anlatıp duruyormuş. kadın her defasında yalan olduğunu biliyormuş ama ya bu kez doğruysa diye meraka yenilip anlatılanları dinliyor ve kederinden ölüyormuş. o şikayet ettiği can sıkıntısını özlüyormuş vs. vs. bir gün zindandan kaçmış, yolda ilerlerken çoban olan iki delikanlıya rastgelmiş. delikanlılar oğullarıymış ama birbirlerini tanımamışlar. oğulları da can sıkıntısından şikayet edip duruyorlarmış. annelerini dilenci sanmışlar ve bizde sana verecek birşey yok diyip göndermişler. kadın gittiği zaman arkalarından bir ses duymuşlar. sürüyü otlatırken sırtlarını yaslayıp oturdukları ağaçtan geliyormuş. o kadının anneleri olduğunu söylemiş bu ses. delikanlılar sürüyü orada bırakıp annelerinin peşine düşmüşler. gide gide bir şehire varmışlar. o şehirde o gün bir Dionysos ayini yapılacakmış. tabi ayine gidilecek zaman değilmiş ama kardeşlerden biri önseziyle dolmuş ve ayine gitme kararı almışlar. ayin bir tepenin zirvesinde yapılacakmış. oraya gittiklerinde annelerini büyük beyaz bir boğanın boynuzlarına bağlanmış halde bulmuşlar. Bakkha'lar annelerini tanrı Dionysos'a kurban edeceklermiş. tabi bu işin arkasında yine o zalim adamla zalim karısı varmış. bunu öğrenen delikanlılar annelerini kurtarıp o zalim kadını boğanın boynularına bağlamış. tanrılarına sunacak kurbanın değişmesini umursamayan Bakkhalar müdahale etmemişler. iki kardeş annelerini kurtardıktan sonra o zalim adamında icabına bakmaya gitmişler. hiçbir şeyi eksiksiz anlatamadığım için o zalim adamın o şehrin kralı olduğunu söylemeyi unuttum. herneyse. gidip adamı bulmuşlar ve boğazını kesmişler. yeniden ayinin yapılacağı tepeye gelmişler ama annelerini bulamamışlar. çünkü tanrı Dionysos bu kadının haline çok acımış ve ondan bir dileği olup olmadığını sormuş. kadın da can sıkıntısı demiş. (teferruatı unuttum) Dionysos kadına yalnızca git demiş. kadın gitmiş. yürüyerek yemiş, yürüyerek içmiş ve yürüyerek uyumuş. durmadan yürümüş. sonra bir çöle gelmiş. burada yine anlatmayı unuttuğum bir ayrıntıyı hatırladım, zindana kapatılmadan önce bahsettiğimiz zalim adam kadını günlerce yada yıllarca tek ayakkabıyla yürümeye zorlamış bu yüzden tek bacağı diğerinden daha kısaymış. çöle geldiğinde, tek ayağı diğerinden daha ağır bastığı için daire çizmeye başlamış ve sonunda ölmüş. yani istediği gibi, hiçbirşey sunmayan bir çöl manzarasının içinde daireler çizerek can sıkıntısıyla ölmüş...
1 yorum:
can sıkıntısından şikayet eden bir kadın varmış. bazı olaylar sonunda zalim bir adamın eline düşmüş. bu arada hamileymiş. iki çocuğu olmuş. doğar doğmaz çocuklarından ayırmışlar. bir zindana kapatılmış. o zalim adamın karısı olan zalim bir kadın her gün zindana inip kadına çocuklarının başına gelenlere dair yalan yanlış şeyler anlatıp duruyormuş. kadın her defasında yalan olduğunu biliyormuş ama ya bu kez doğruysa diye meraka yenilip anlatılanları dinliyor ve kederinden ölüyormuş. o şikayet ettiği can sıkıntısını özlüyormuş vs. vs. bir gün zindandan kaçmış, yolda ilerlerken çoban olan iki delikanlıya rastgelmiş. delikanlılar oğullarıymış ama birbirlerini tanımamışlar. oğulları da can sıkıntısından şikayet edip duruyorlarmış. annelerini dilenci sanmışlar ve bizde sana verecek birşey yok diyip göndermişler. kadın gittiği zaman arkalarından bir ses duymuşlar. sürüyü otlatırken sırtlarını yaslayıp oturdukları ağaçtan geliyormuş. o kadının anneleri olduğunu söylemiş bu ses. delikanlılar sürüyü orada bırakıp annelerinin peşine düşmüşler. gide gide bir şehire varmışlar. o şehirde o gün bir Dionysos ayini yapılacakmış. tabi ayine gidilecek zaman değilmiş ama kardeşlerden biri önseziyle dolmuş ve ayine gitme kararı almışlar. ayin bir tepenin zirvesinde yapılacakmış. oraya gittiklerinde annelerini büyük beyaz bir boğanın boynuzlarına bağlanmış halde bulmuşlar. Bakkha'lar annelerini tanrı Dionysos'a kurban edeceklermiş. tabi bu işin arkasında yine o zalim adamla zalim karısı varmış. bunu öğrenen delikanlılar annelerini kurtarıp o zalim kadını boğanın boynularına bağlamış. tanrılarına sunacak kurbanın değişmesini umursamayan Bakkhalar müdahale etmemişler. iki kardeş annelerini kurtardıktan sonra o zalim adamında icabına bakmaya gitmişler. hiçbir şeyi eksiksiz anlatamadığım için o zalim adamın o şehrin kralı olduğunu söylemeyi unuttum. herneyse. gidip adamı bulmuşlar ve boğazını kesmişler. yeniden ayinin yapılacağı tepeye gelmişler ama annelerini bulamamışlar. çünkü tanrı Dionysos bu kadının haline çok acımış ve ondan bir dileği olup olmadığını sormuş. kadın da can sıkıntısı demiş. (teferruatı unuttum) Dionysos kadına yalnızca git demiş. kadın gitmiş. yürüyerek yemiş, yürüyerek içmiş ve yürüyerek uyumuş. durmadan yürümüş. sonra bir çöle gelmiş. burada yine anlatmayı unuttuğum bir ayrıntıyı hatırladım, zindana kapatılmadan önce bahsettiğimiz zalim adam kadını günlerce yada yıllarca tek ayakkabıyla yürümeye zorlamış bu yüzden tek bacağı diğerinden daha kısaymış. çöle geldiğinde, tek ayağı diğerinden daha ağır bastığı için daire çizmeye başlamış ve sonunda ölmüş. yani istediği gibi, hiçbirşey sunmayan bir çöl manzarasının içinde daireler çizerek can sıkıntısıyla ölmüş...
püf.
Yorum Gönder