alfabeye akrostiş diziyordum içindekilerle. mozilla çöker, yorum akıbetine erken kavuşur. tükenmiş zihinsel enerji kendini tekrar edemez. herkesin geldiği yere gelmeyen biri için yas tutar oraya hiç gitmeyen. içindekiler dışarıda bir yerde yolunu yitirir. kısa yollar bile, makineye duyduğum güven ve yarı yoldan tali yola saparım. toprak bir yolda çakıl batar asfaltıma. asfalt işte. hatırlatılabildiğim kadarıyla kaburgalarımdan merdiven yapıyordum. içimdekiler içeriğime dıştan bakıyorlar. ben yine de kırmıyorum ışıkları, sobadan eli yanan karbon külü üfleyerek eşeler. gölgemi silmek için eğildiklerinde bedenime çarpıyorlar. yada bir atom fosil öncesi dönemimden, elektronları göç ediyor tarih öncesi dönemden. dili keşfediyor embriyo. pastırmalı kuru cenin periyodik boşaltımla kaşık ucunda, bir kaşıklık tebeşir tozu ve damarlarını gösterir gururla. içindekiler, teferruatın tekrarı, bana değerden bahsediyor oğullarım. içindekilerin yarısı dışarı saçılmışken tanıdıklarım, diğer yarısıyla paralel koşuyoruz sonsuzda buluşmak umuduyla. ama yine hep yanyaya. yola bir dik indir, formüle uymak için dizlerinden kırp, çöküntülere karşı önceden uyarın beni. öldüğüm gün öldü bilin beni. ağır metallere bakınıyorlar plastik gözleriyle, lensleri kabusum olacaktı onları tutan büyü yapılmasaydı. içinde değilim içindekilerin ve dıştakiler için dışarıda, kendim için hep arada bir yerdeyim. hilal ve dolunay arası, duymuyorum kurtların ulumasını yada görmüyorum adem oğullarının kıllanmasını. keratinde keramet arayan ve yanaklarında testesteron ışıldar bulanların. içindekiler kronolojiye teşekkür eder. içindeliği teşkil etmiyorlardı, hayır süblimleşmeyeceğim dedim. geleneksel ifşa folklor kıyafetlerine gizledi kendini. içindekiler, yitirdim alfabeye dizdiğim akrostişi. geriden sayacağım şimdi geçirdiğim her saniyeyi. içindekilere rastlamayacağım başa vardığımda, sonda da içindekiler olmayacak. içimdeki herşey hep arada kalacak. öğle vakti, bir tepede, dünyanın en güzel ağacının altında, batına çevrilmiş gözlerimle.
1 yorum:
alfabeye akrostiş diziyordum içindekilerle. mozilla çöker, yorum akıbetine erken kavuşur. tükenmiş zihinsel enerji kendini tekrar edemez. herkesin geldiği yere gelmeyen biri için yas tutar oraya hiç gitmeyen. içindekiler dışarıda bir yerde yolunu yitirir. kısa yollar bile, makineye duyduğum güven ve yarı yoldan tali yola saparım. toprak bir yolda çakıl batar asfaltıma. asfalt işte. hatırlatılabildiğim kadarıyla kaburgalarımdan merdiven yapıyordum. içimdekiler içeriğime dıştan bakıyorlar. ben yine de kırmıyorum ışıkları, sobadan eli yanan karbon külü üfleyerek eşeler. gölgemi silmek için eğildiklerinde bedenime çarpıyorlar. yada bir atom fosil öncesi dönemimden, elektronları göç ediyor tarih öncesi dönemden. dili keşfediyor embriyo. pastırmalı kuru cenin periyodik boşaltımla kaşık ucunda, bir kaşıklık tebeşir tozu ve damarlarını gösterir gururla. içindekiler, teferruatın tekrarı, bana değerden bahsediyor oğullarım. içindekilerin yarısı dışarı saçılmışken tanıdıklarım, diğer yarısıyla paralel koşuyoruz sonsuzda buluşmak umuduyla. ama yine hep yanyaya. yola bir dik indir, formüle uymak için dizlerinden kırp, çöküntülere karşı önceden uyarın beni. öldüğüm gün öldü bilin beni. ağır metallere bakınıyorlar plastik gözleriyle, lensleri kabusum olacaktı onları tutan büyü yapılmasaydı. içinde değilim içindekilerin ve dıştakiler için dışarıda, kendim için hep arada bir yerdeyim. hilal ve dolunay arası, duymuyorum kurtların ulumasını yada görmüyorum adem oğullarının kıllanmasını. keratinde keramet arayan ve yanaklarında testesteron ışıldar bulanların. içindekiler kronolojiye teşekkür eder. içindeliği teşkil etmiyorlardı, hayır süblimleşmeyeceğim dedim. geleneksel ifşa folklor kıyafetlerine gizledi kendini. içindekiler, yitirdim alfabeye dizdiğim akrostişi. geriden sayacağım şimdi geçirdiğim her saniyeyi. içindekilere rastlamayacağım başa vardığımda, sonda da içindekiler olmayacak. içimdeki herşey hep arada kalacak. öğle vakti, bir tepede, dünyanın en güzel ağacının altında, batına çevrilmiş gözlerimle.
Yorum Gönder