bu nöronlarla ilgili bir durumdur, dünyanın, bireysel dünyanın gidişatı düğüme şeklini verirken, düzgünce bağlanması için o kadın parmağını düğümün ortasına bastırır, düğüm kadının parmak izini taşır. kadını yitirdiğinizde izlerden çıkarsınız yola, bu sizi aynı yere, aynı düğüme getirir...
geri dönüşümü mevcuttur, yine bir post-it alnınıza bir zamanlar, gerçekten bir zamanlar sağlıklıydı diye yazabilirsiniz. bu biraz saygınlık kazandırır hurdalıkta, ne derler bilirsiniz... biz bilmiyoruz. kafa derimize ayna parçaları yapıştırıyoruz, kırılan aynanın yedi yıllık uğursuzluğu takılıyor kafa derimizin sürtünme katsayısına, ışıkları ve ışınları, kaltak nazarlarını yansıtıyoruz gerisin geri, pankreasımız ve sol böbreğimiz karlı çıkıyor bu işten... salgılar ve salgılar, hipofiz çorba yapmış, sımsıcak, kekikli bir çorba... düğümlerin hep aynı yerde düğümlendiği, o hep sıcak noktada, bir ısı kaynağı olarak kanımızı kaynatan o ocak... tüten dumanlar birer mesaj olmalı yada düpedüz duman. şu modern caz saçmalıkları, a night in tunisia, 1934lerdeyim sanki hala. gideceğim her yer neon tabelalarla işaretlenmiş, başka seçeneğim yok... o mesajı yorumlayacak şifre sahibi insanları bir önceki yüzyılda denize döktük kuzeyde, gıcırdayan buz denizinde. maalesef... bu saçmalığı ancak iplerle tutturabilirim çalışmanıza, ve düğüm atmam gerekli, gerçek düğümler, bozkır düğümleri... kum fırtınalarında, çölde, ya bir boyut aşağımızda, nefes tutma yarışmaları... hıpppp...
1 yorum:
bu nöronlarla ilgili bir durumdur, dünyanın, bireysel dünyanın gidişatı düğüme şeklini verirken, düzgünce bağlanması için o kadın parmağını düğümün ortasına bastırır, düğüm kadının parmak izini taşır. kadını yitirdiğinizde izlerden çıkarsınız yola, bu sizi aynı yere, aynı düğüme getirir...
geri dönüşümü mevcuttur, yine bir post-it alnınıza bir zamanlar, gerçekten bir zamanlar sağlıklıydı diye yazabilirsiniz. bu biraz saygınlık kazandırır hurdalıkta, ne derler bilirsiniz... biz bilmiyoruz. kafa derimize ayna parçaları yapıştırıyoruz, kırılan aynanın yedi yıllık uğursuzluğu takılıyor kafa derimizin sürtünme katsayısına, ışıkları ve ışınları, kaltak nazarlarını yansıtıyoruz gerisin geri, pankreasımız ve sol böbreğimiz karlı çıkıyor bu işten... salgılar ve salgılar, hipofiz çorba yapmış, sımsıcak, kekikli bir çorba... düğümlerin hep aynı yerde düğümlendiği, o hep sıcak noktada, bir ısı kaynağı olarak kanımızı kaynatan o ocak... tüten dumanlar birer mesaj olmalı yada düpedüz duman. şu modern caz saçmalıkları, a night in tunisia, 1934lerdeyim sanki hala. gideceğim her yer neon tabelalarla işaretlenmiş, başka seçeneğim yok... o mesajı yorumlayacak şifre sahibi insanları bir önceki yüzyılda denize döktük kuzeyde, gıcırdayan buz denizinde. maalesef... bu saçmalığı ancak iplerle tutturabilirim çalışmanıza, ve düğüm atmam gerekli, gerçek düğümler, bozkır düğümleri... kum fırtınalarında, çölde, ya bir boyut aşağımızda, nefes tutma yarışmaları... hıpppp...
Yorum Gönder